Merhaba sevgili okurlarım şu an o kadar heyecanlıyım ki anlatacak kelime bulamıyorum. Az önce Arkadya Yayınlarının çıkardığı Sarah Jio'nun Son Kamelya adlı romanını bitirdim. Bu yazarı birçok kişiden duydum, üslubu çok beğeniliyor ve ben de hemen okunacaklar listeme ekledim.
Öncelikle dilinin çok akıcı olduğunu söylemeliyim. Bir oturuşta bitirebileceğiniz cinsten. Kitabın konusuna gelirsek. Sıradan bir hayat sürerken kendini uluslararası çiçek hırsızlığının içinde bulan Flora'nın ender bulunan bir tür olan Middlebury Pembesi kamelyayı bulmak için Livingston Köşküne dadı olarak girmesiyle başlayan olay o evdeki gizemin elli yıl sonra köşkün yeni sahiplerinden olan Addison tarafından gün ışığına çıkarılmasıyla devam ediyor.
Kitabı başından beri çok sevdim ama sonuna yaklaştıkça nefessiz okudum diyebilirim. Beni hem heyecanlandırdı hem de bazı noktalarda şaşırttı. Kitabın beğenmediğim hiçbir yanı olmadı. Ben yazarın diğer kitaplarını da almaya karar verdim. Sizler de kesinlikle okumalısınız.
Keyifli okumalar :)
Bazen ayaklar değil bir çift göz ve parmak uçların götürür seni uzak diyarlara
22 Haziran 2015 Pazartesi
11 Haziran 2015 Perşembe
Dergiler
Merhaba arkadaşlar bu yazı farklı bir yazı. Çünkü bu yazımda sizlerle takip ettiğim dergileri paylaşacağım. İçinde çok popüler olanlar da var hiç duymadıklarınız da.
İlk olarak hepimizin çok iyi bildiği günümüzün en popüler dergisi olan Ot'tan bahsedeceğim. Aslında bu dergiyi çok duydum, arkadaşlarımda gördüm okudum ama düzenli takip etmemiştim hala da öyle. Bursa Tüyap Kitap Fuarında standını gördüm ve ciltleri çok hoşuma gitti. Neden bilmiyorum ama 3.cildini almak istedim. Bu ciltlerde dörder sayı yer alıyor. Alalı çok uzun zaman oldu ama henüz bitirebilmiş değilim. Çünkü beni çeken bir dergi olmadı kendisi. Belki birçoğunuz şaşıracak buna ama pek beğendiğim bir dergi değil ve düzenli takip etmiyorum.
İkinci dergimiz Kafkaokur. Ya nasıl anlatacağım bilmiyorum. Bir insan dergiye aşık olabilir mi? Resmen aşık oldum :) Seni bu denli etkileyen ne oldu derseniz. Gerek yazıları gerek sayfa tasarımı olsun çok beğenimi kazandı. Bu iki aylık çıkan bir edebiyat dergisi ve en son 5.sayısı çıktı. Elimde maalesef sadece son iki sayısı var. Eski sayılarını bulur bulmaz alacağım. Aylık çıkan bir dergi olmasını çok isterdim. Yeni sayısı için 2 ay beklemek zor oluyor. Bu yüzden çok yavaş okumaya karar verdim hemen bitmesini istemiyorum :)
Sırada geçen ay yeni çıkan iyi aylık bir edebiyat dergisi var: Hiç. Başka bir dergi almak için gittiğim kitapçıda gördüm ve kapağında Yusuf Atılgan'ın resmi olduğu için hemen aldım. İçine baktığımızda bu işin daha başında oldukları anlaşılsa da takip etmeye devam edeceğim.
Sırada sizlerle paylaşmayı çok istediğim fanzinler var. Yani İngilizce FANatic ve magaZINE kelimelerinin kısaltmasıyla oluşmuş herhangi bir kar amacı güdmeyen basılı materyaller. Amaçları sadece okunulmak. Bunları özellikle yazmak istedim çünkü çok az kişi haberdar fanzinlerden.
İlk olarak Kör Baykuş Fanzin'i tanıtayım. İki aylık çıkan bir fanzin ve en son 3.sayısı çıktı. Maalesef ben geç tanıştığım için ilk sayısı yok bende. Karton kapaklı ve okuması çok zevkli. Ama kötü bir yanları var bu fanzinler her yerde yok. Bulmak zor oluyor. Bu fanzinin ilk sayısını bir yerde görürseniz lütfen bana haber verin beni çok mutlu edersiniz :)
İkinci fanzinimiz Meçhul. Meçhul bu ay 10.sayısını çıkardı. 10 sayı çıkarmasına rağmen hiç haberim yoktu bu fanzinden. Bir arkadaşım sayesinde haberdar oldum. Söylediğim gibi bu fanzinleri temin etmek zor oluyor. Meçhul sadece İstanbul, Bursa ve İzmit'te var. Bursa'da da bir kitapçıda bulunuyor. Nisan sayısını aldım ve üstünde Abdurrahman Cahit Zarifoğlu'nun resmi var. Bu arada Meçhul fanzinden haberdar olmamı sağlayan arkadaşım Hacer'e çok teşekkür etmek istiyorum.
Şimdilik sizlerle paylaşmak istediğim dergiler bunlar. Dergi yorumunu beğendiyseniz ve devamının gelmesini istiyorsanız bana bildirirseniz çok sevinirim.
Keyifli okumalar :)
İlk olarak hepimizin çok iyi bildiği günümüzün en popüler dergisi olan Ot'tan bahsedeceğim. Aslında bu dergiyi çok duydum, arkadaşlarımda gördüm okudum ama düzenli takip etmemiştim hala da öyle. Bursa Tüyap Kitap Fuarında standını gördüm ve ciltleri çok hoşuma gitti. Neden bilmiyorum ama 3.cildini almak istedim. Bu ciltlerde dörder sayı yer alıyor. Alalı çok uzun zaman oldu ama henüz bitirebilmiş değilim. Çünkü beni çeken bir dergi olmadı kendisi. Belki birçoğunuz şaşıracak buna ama pek beğendiğim bir dergi değil ve düzenli takip etmiyorum.
İkinci dergimiz Kafkaokur. Ya nasıl anlatacağım bilmiyorum. Bir insan dergiye aşık olabilir mi? Resmen aşık oldum :) Seni bu denli etkileyen ne oldu derseniz. Gerek yazıları gerek sayfa tasarımı olsun çok beğenimi kazandı. Bu iki aylık çıkan bir edebiyat dergisi ve en son 5.sayısı çıktı. Elimde maalesef sadece son iki sayısı var. Eski sayılarını bulur bulmaz alacağım. Aylık çıkan bir dergi olmasını çok isterdim. Yeni sayısı için 2 ay beklemek zor oluyor. Bu yüzden çok yavaş okumaya karar verdim hemen bitmesini istemiyorum :)
Sırada sizlerle paylaşmayı çok istediğim fanzinler var. Yani İngilizce FANatic ve magaZINE kelimelerinin kısaltmasıyla oluşmuş herhangi bir kar amacı güdmeyen basılı materyaller. Amaçları sadece okunulmak. Bunları özellikle yazmak istedim çünkü çok az kişi haberdar fanzinlerden.
İlk olarak Kör Baykuş Fanzin'i tanıtayım. İki aylık çıkan bir fanzin ve en son 3.sayısı çıktı. Maalesef ben geç tanıştığım için ilk sayısı yok bende. Karton kapaklı ve okuması çok zevkli. Ama kötü bir yanları var bu fanzinler her yerde yok. Bulmak zor oluyor. Bu fanzinin ilk sayısını bir yerde görürseniz lütfen bana haber verin beni çok mutlu edersiniz :)
İkinci fanzinimiz Meçhul. Meçhul bu ay 10.sayısını çıkardı. 10 sayı çıkarmasına rağmen hiç haberim yoktu bu fanzinden. Bir arkadaşım sayesinde haberdar oldum. Söylediğim gibi bu fanzinleri temin etmek zor oluyor. Meçhul sadece İstanbul, Bursa ve İzmit'te var. Bursa'da da bir kitapçıda bulunuyor. Nisan sayısını aldım ve üstünde Abdurrahman Cahit Zarifoğlu'nun resmi var. Bu arada Meçhul fanzinden haberdar olmamı sağlayan arkadaşım Hacer'e çok teşekkür etmek istiyorum.
Şimdilik sizlerle paylaşmak istediğim dergiler bunlar. Dergi yorumunu beğendiyseniz ve devamının gelmesini istiyorsanız bana bildirirseniz çok sevinirim.
Keyifli okumalar :)
10 Haziran 2015 Çarşamba
Ankara gezisi
Sevgili okurlar ilk olarak bu kadar uzun süre yazmayı ihmal ettiğim için hepinizden çok özür diliyorum. Biliyorum takip edenler, bir an önce yazı paylaşmamı bekleyenler var. Final haftası ardından toplanma derken çok uzun zaman geçti. Bu bir gezi yazısı olacak ve Ankara'dan bahsedeceğim. Finallerim bitince toplanıp Bursa'dan Ankara'ya geçtim. İki gün önce de memleketime, Malatya'ya, geldim. Bu kısa girişten sonra hadi Ankara'ya bakalım :)
Ankara'da yaşayan arkadaşım Büşra'nın yanına gittim. Çok vaktim olmadığı için çok gezemedim. Gezdiğim yerleri anlatmaya çalışacağım. İlk olarak Ankara diyince akla ilk gelen yerlerden biri olan Kızılay'dan başlayalım. Ankara'ya gidince Kızılay sokaklarında kendinizi o akışa bırakmalısınız. Kızılay'da yer alan Karanfil Sokağı bilmeyen yoktur. Çok beğenerek gezdiğim bir yer oldu. Alkolsüz mekan bulmak biraz güç olsa da manzaralı bir cafede oturup arkadaşlarınızla o anın tadını çıkarmalısınız.
Bir sonraki durak Atakule. Atakule'ye gittik ama maalesef tadilat nedeniyle kapalıydı çıkış yoktu. Biz de alt tarafında yer alan Botanik Parkta yeşillikler arasında dolandık. Ardından Cinnah denen caddeden yürüyerek Kuğulu Parka ordan Tunalı Hilmi Caddesine ordan Tunus'a ve Kızılay'a geçtik. Evet bütün bu yerleri yürüyerek gezdik.
Ertesi gün Kolej metro istasyonundan yürüyerek Kurtuluş Parkına ordan yürüyerek Hamamönü'ne gittik. Hamamönü restore edilmiş binalar arasında kumda kahvesiyle meşhur birçok cafeler bulunan şirin bir yer. Buranın yukarısında yer alan Ankara Kalesine geçtik tabi ki yürüyerek :) Bütün Ankara'yı keyifle izleyebileceğiniz bir yer. Yürüyerek Ulus'a geçtik. Ulus'un arka sokakları "Burası Ankara mı ya?" dedirtecek derecedeydi. Ulus'a gelmişken Gençlik Parkına uğramadan dönmek olmazdı.
Dediğim gibi kısıtlı vaktimiz olduğu için buraları gezebildik. Bu saydığım yerleri sizler de gezmelisiniz ve size önerim şu ki yürümeyi seviyorsanız yürüyerek gezin bizim gibi. Hem daha fazla yer görmüş oluyorsunuz hem de daha keyifli oluyor benden söylemesi :) Artık daha fazla yazı paylaşabileceğimi düşünüyorum takibinizi bekliyorum.
İyi gezmeler :)
Ankara'da yaşayan arkadaşım Büşra'nın yanına gittim. Çok vaktim olmadığı için çok gezemedim. Gezdiğim yerleri anlatmaya çalışacağım. İlk olarak Ankara diyince akla ilk gelen yerlerden biri olan Kızılay'dan başlayalım. Ankara'ya gidince Kızılay sokaklarında kendinizi o akışa bırakmalısınız. Kızılay'da yer alan Karanfil Sokağı bilmeyen yoktur. Çok beğenerek gezdiğim bir yer oldu. Alkolsüz mekan bulmak biraz güç olsa da manzaralı bir cafede oturup arkadaşlarınızla o anın tadını çıkarmalısınız.
Bir sonraki durak Atakule. Atakule'ye gittik ama maalesef tadilat nedeniyle kapalıydı çıkış yoktu. Biz de alt tarafında yer alan Botanik Parkta yeşillikler arasında dolandık. Ardından Cinnah denen caddeden yürüyerek Kuğulu Parka ordan Tunalı Hilmi Caddesine ordan Tunus'a ve Kızılay'a geçtik. Evet bütün bu yerleri yürüyerek gezdik.
Ertesi gün Kolej metro istasyonundan yürüyerek Kurtuluş Parkına ordan yürüyerek Hamamönü'ne gittik. Hamamönü restore edilmiş binalar arasında kumda kahvesiyle meşhur birçok cafeler bulunan şirin bir yer. Buranın yukarısında yer alan Ankara Kalesine geçtik tabi ki yürüyerek :) Bütün Ankara'yı keyifle izleyebileceğiniz bir yer. Yürüyerek Ulus'a geçtik. Ulus'un arka sokakları "Burası Ankara mı ya?" dedirtecek derecedeydi. Ulus'a gelmişken Gençlik Parkına uğramadan dönmek olmazdı.
Dediğim gibi kısıtlı vaktimiz olduğu için buraları gezebildik. Bu saydığım yerleri sizler de gezmelisiniz ve size önerim şu ki yürümeyi seviyorsanız yürüyerek gezin bizim gibi. Hem daha fazla yer görmüş oluyorsunuz hem de daha keyifli oluyor benden söylemesi :) Artık daha fazla yazı paylaşabileceğimi düşünüyorum takibinizi bekliyorum.
İyi gezmeler :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)